Halk arasında Manik Depresif veya İki Uçlu Bozukluk olarak bilinir. Depresyon ve Mani olmak üzere iki ucu vardır, Bu hastalığın en belirgin özelliği, kişinin ruh halinin iki uç arasında gidip gelmesidir. Bipolar Bozukluk Mani dönemindeyken kişi hiperaktif bir ruh haline bürünür ve kendini çok mutlu hisseder, özgüveni yükselmiş, riskli davranışları artmıştır. Fakat depresyon haline büründüğünde ise yaşamdan zevk almaz hale gelir.

İki uçlu bozukluk iki ayrı hastalık dönemleriyle karakterize bir ruhsal bozukluktur. Bu hastalık dönemlerinden bir tanesinde taşkınlık (MANİ), diğerinde ise çökkünlük (DEPRESYON) bulunmaktadır. Bu iki hastalık dönemi yatışma ve alevlenmelerle seyreder. Hastalık dönemleri dışında günlük yaşamı kısmen etkileyen kalıntı belirtiler görülmekle birlikte, hastalar özellikle düzenli takip ve tedavi altındayken düzelirler.

Mani veya taşkınlık dönemi duygudurumun çok yükseldiği, hastanın aşırı coşkulu olduğu dönemdir. Bu dönemde; hastada abartılı düşünceler veya projeler, kendini olduğundan çok daha yüksekte hissetme, büyüklük düşünceleri, kendini aşırı enerjik hissetme, uyku gereksiniminde azalma, sonuçlarını düşünmeden çok fazla para harcama ve aşırı hızlı araba kullanma gibi belirtiler sık görülür.

Diğer yandan depresyon veya çökkünlük dönemi ise yukarıda yazılan durumun tam tersidir. Bu dönemde hastada mutsuzluk, karamsarlık, umutsuzluk, özgüvende azalma, değersizlik hissetme, abartılı suçluluk veya pişmanlık duyguları, eskiden zevk aldığı faaliyetlerden zevk alamama, iştahsızlık veya uykusuzluk gibi değişiklikler, ölüm ve intihar düşünceleri ortaya çıkabilir. (Bakınız: Major Depresyon)

Bipolar bozukluk toplumda ortalama %2-3 civarında görülmektedir. Erken kadın oranı benzerdir ve ortalama başlangıç yaşı 20–25 arasındadır.

Hastalığın ortaya çıkma nedenleri arasındaki en önemli neden genetik etkenlerdir ve ortalama olarak 2/3 oranında genetik nedenler sorumlu tutulmaktadır. Bipolar bozukluğu olan hastaların ailelerinde hastalığın görülme olasılığı 8-18 kat artmıştır. Nedenlerden bir diğeri ise beyin kimyası ve işleyişindeki bozukluklardır. Bu bozukluklar beyinde iletiyi bozarak düşünce, bellek, öğrenme ve duygudurumun düzenlenmesini olumsuz etkiler.

İki uçlu bozukluğun seyrindeki en önemli özelliklerden birisi mevsimsellik göstermesidir. Özellikle ilkbahardan yaz aylarına geçiş hastaların alevlenmesi açısından en riskli dönem gibi görünmektedir. Hastaların yaklaşık dörtte biri bu mevsimsel özellik nedeniyle ilkbaharın son günleri, yazın ilk günlerinde kötüleşirler.

İki uçlu bozukluğun tedavisinde ilaç tedavileri önem taşımaktadır. Hastalığın ilk on yılında ortalama bir insanda görülen atak sayısı dörttür. İlk on yılın ardından, atak dönemleri arasında ortalama süre yaklaşık 1–2 yıldır. En çok görülen durum, hastalığın ilk yıllarında hastalık dönemleri arasında süre uzun iken, ilerleyen yıllarda bu süre giderek kısalma eğilimi gösterir.

Bozukluk tedavi edilmezse, ortalama bir mani dönemi birkaç ay sürebilir. Tedavi edilmeyen depresyon döneminin süresi ise en az 6 aydır. İki uçlu tedavisinde ilaç tedavisi yanı sıra yaşamın düzene sokulması, kötü beslenme ve alkol – madde kullanım alışkanlıklarından uzaklaşma, pozitif düşünme ve davranma becerilerini geliştirme, stresle başa çıkma stratejilerini öğrenme, hastalığın seyri konusunda ayrıntılı bilgiye sahip olma (psikoeğitim) bulunmaktadır.

İlaç tedavisi olarak tercih edilen ilaçların başında lityum gelirken, antiepileptikler ve antipsikotikler de kullanılabilmektedir. İki uçlu bozukluğun tedavisinde hastalık dönemlerinin tedavi edilmesi kadar, hastanın yeniden hastalanmasını engellemek adına koruyucu tedavi de planlanmaktadır. Hastalara günlük hayatları için bazı önerilerde bulunmak gerekebilmektedir. Hastanın yakın çevresine de psikoeğitim verilerek onların da hastalığı fark etmeleri sağlanabilir.

Kaynak: Türkiye Psikiyatri Derneği

Hemen Ara